24 Haziran 2018 Pazar

VARYAGLAR DANİMARKA'YA ÇIKARSA , NORMANLAR NE YAPAR ?



‘’Det er flott å vite at Odin forbereder bordet for meg. Jeg vil drikke vin fra de krøllete hornene. En kriger som kommer til Odins Valhalla klager ikke. Jeg vil ikke komme inn i munnen min med fryktord. Graven vil møte meg. Døden kommer uten sorg. Jeg kan ikke vente med å gå også. Disil nå ta meg hjem, sendte Valkyries Odin. La oss nippe vår drink med ære. Dagene i livet mitt slutter. Jeg er glad når jeg er død.’’

‘’ Odin'in benim için şölen masasını hazırladığını bilmek çok güzel.Yakında kıvrık boynuzlardan şarap içeceğim. Odin’in Valhalla’sına gelen bir savaşçı şikayet etmez. Onun yanına ağzımda korku sözleriyle girmeyeceğim. Aesir beni karşılayacak. Ölüm yas olmadan gelecek. Ben de gitmek için sabırsızlanıyorum. Disir artık beni eve götür, Odin’in gönderdiği Valkürler. Aesir ile onur duyarak içkimizi yudumlayalım. Ömrümün günleri sona eriyor. Ölürken mutluyum.’’

İlgili olanların hemen hatırlayacağı bu sözler,Vikingler dizisinin unutulmaz ismi Ragnar Lothbrok’un ölüm anına aitti.Halen sezon çekimleri devam eden dizi ,benim için Ragnar’ın ölümüyle son bulsa da ,fanatikleri tarafından izlenmeye devam ediyor.

Dizinin ,Vikinglerin popüler kültüre çok şey kazandırdığını söylemek ,hiç de yanlış olmaz.Ancak Viking kültürü ,çok daha öncesinde de oldukça yaygın şekilde biliniyordu.Günümüzde çekilen, Yüzüklerin Efendisi gibi pek çok fantastik film , Vikinglerin İskandinav mitolojisinden esinlenerek seyirciyle buluşmuştur.
Damarlarımda dolanan Kuzeyli kanından olsa gerek,gezdiğim pek çok yeri bir yana , kuzey ülkelerini bir yana ayırmak durumundayım.Gerek kültürü , gerek yaşayış şekilleri ve dünya görüşleriyle beni büyüleyen hemen her şey , kuzeye ait.Sonuçta , bir Viking Kültürü ve tarihi hayranı olduğumu itiraf etmeliyim.O nedenle tüm kuzey seyahatimi ,tarih ve kentleri birleştiren bir yazı dizisi oluşturarak ,ayrıntılı olarak kaleme almak, benim için çok büyük bir zevk.Tüm kuzey seyahat videolarımı Youtube üzerinden de izleyebilirsiniz.
Gelelim Vikinglerin kim olduğuna… Vikingler,IX. ve X. yüzyıllarda yaşayan İskandinav halklarıdır.Varyaglar ve Normanlar adında iki ulusa sahip olan Vikinglerin adlarının anlamı ‘’ Deniz Savaşçıları ‘’ dır.
İsveç kökenli olan Varyaglar ,doğuya doğru yayılıp, IX. yüzyılda Karadeniz´e, hattâ İran´a kadar uzanmışlardır.İpek karşılığında kürk ve köle alışverişi yapmak için çoğunluğu, Rusya´ya, Novgorod ve Kiev´e yerleştiler.Bunların içinden prens Ryurik Hanedanı Rusya´da XVI. yüzyıla kadar hüküm sürmüştür.
Danimarkalı ve Norveç kökenli olan Normanlar (kuzey adamları) batıya doğru ,denizleri fethetmek için yola çıkmışlardır. Acımasız birer savaşçı ve usta gemici olan Normanlar, İzlanda´yı, Grönland´ı ve Kanada kıyılarını ele geçirerek sömürgeleştirmişdiler. En iyi gemileri yapmakla ünlenen Normanlar , pruvası ejderha başı biçiminde olan  teknelerle ,Büyük Britanya´ya çıkmışlardır.Yolları üzerindeki her köyü ve manastırı yağmalayıp , çevreye korku ve dehşet salmışlardır.Büyük Britanya dışında,Paris,Luvar vadisi, Bordeaux, Toulouse, Lizbon, Sevilla, hattâ İtalya bile onların saldırısına uğramıştır .
Fetihçi Vikingler , günümüzde yırtıcı,gaddar ya da Vandal olarak anılsa da , tarihlerini ve inançlarını derinlemesine inceledikçe ,bu söylencelerin tam aksini düşündüğümü belirtmek isterim.Tabii,bunun için Pagan gelenek ve inançlarına değinmek gerekli.İlerleyen yazılarımda bu konuyu ayrıntılı anlatacağım.Biraz daha sabrederseniz yakında çıkacak kitabımda, Nors kültürünü çok daha iyi anlayabilirsiniz.
Vikingleri daha iyi tanımak için incelenmesi gereken kaynakların yanı sıra , görülmesi gereken yerleri de es geçmemek gerekli.Görülmesi gereken yerlerden biri Normanların ülkesi Danimarka.
Danimarka Krallığı ya da kısaca Danimarka, Kuzey Avrupa'da İskandinavya'da başkenti Kopenhag olan ülkedir. Kuzey Avrupa’da Baltık Denizi ile Kuzey Denizi arasında Jutland Yarımadası ve dört yüz seksen üç ada üzerinde kurulmuş olan en küçük İskandinav ülkesidir. Güneyinde Batı Almanya, doğusunda Baltık Denizi, batısında Kuzey Denizi ile çevrilidir. Dünyanın en büyük adası olan Grönland da Danimarka’ya bağlıdır.
Halkın hemen hepsi yerliler olan Dan’lardan meydana gelir. Azınlıkları Alman, Eskimo, Musevi ve göçmen işçilerden oluşur. Nüfus yoğunluğu ,Kopenhag’ın bulunduğu Sjelland Adasında fazladır.Ülkede ortalama nüfus yoğunluğu km2 ye 119 kişidir. Jutland Yarımadası diğer meskun adalar içerisinde yoğunluğu en az olanlarındandır. Kullanılan resmi dil Danca olup, kendi grubunda olan diğer İskandinav dillerinden İsveççe ve Norveççeye çok benzemektedir. Öğretimin devlet tarafından parasız olarak yapıldığı ülkede okuma-yazma bilenlerin toplam nüfusa oranı % 100’dür. Halk için deniz ulaşımında feribot, kara ulaşımında ise bisiklet vazgeçilmez araçlardandır. Hayat standardı bakımından Avrupa’da ikinci gelmektedir. İki milyon insan atletizm kulüplerine kayıtlıdır.
İskandinavyalı I. Harald yani ,Mavi Diş Harald Danimarka ve Norveç’i birleştirerek ,980 yılında krallığını ilan etmiştir. Bunun dışında ,Alman misyonerlerin etkisinde kalarak  Hristiyanlığı kabul etmiştir. 1397 yılında , Kalmar birliği adı altında ,İsveç, Norveç, Danimarka ve sömürgeleri (Faroe Adaları, İzlanda, Grönland ve Finlandiya) birleşerek, yenilmez bir İskandinav İmparatorluğu haline gelmişlerdir.
Bu İskandinavlar, ünlü uzun gemileriyle uzaklara seyahat etmiş ve Nordik tanrılara tapmışlardır. Kopenhag’da, Vikingler ve Viking Çağı hakkında çok fazla şey öğrenebilirsiniz, müzelerde onların izlerini  ve başkentin etrafındaki bölgelerde yerleşim yerlerini bulabilir, yeniden canlanmalarını ve Nordik Tanrıları canlı izleyebilir ve hatta kendi Viking mücevherinizi satın alabilirsiniz.
Gezebileceğiniz yerler arasında ülkenin yönetim merkezi olan Christianborg, Parlamento Binası ,Christianborg Kalesi, Amelienborg Sarayı, Kraliyet Kütüphanesi Black Diamond, Küçük Deniz Kızı Heykeli, Langelinie Limanı, pub ve barları ile ünlü Pitoresk Nyhavn Limanı, Borsa Binası yer almakta.

Bu noktalardan biri olan ,Küçük Deniz Kızı heykeli enteresan bir hikayeye sahip.Her yıl yüzlerce turist tarafından ziyaret edilen heykel , Hans Christian Andersen'in ''Küçük Deniz Kızı'' masalından uyarlanan ve Kraliyet Tiyatrosunda sergilenen bale gösterisinden çok etkilenen,Carlsberg ailesinin veliahtı Carl Jacobsen’ın isteği üzerine yapılmıştır. Ancak Vandallarca çok sefer saldırıya uğramış,bir keresinde kolu bir keresinde de başının koparıldığı söylenmekte.Bu nedenle başı orijinal değil.
Yüzde yüz görmeden dönmemeniz gereken favori noktam ise, Tivoli Bahçeleri.Ben tüm bir günümü burada geçirmiştim. 1843 te kurulan Tivoli Bahçelerini ,Peri masalı yazarı Hans Christian Andersen, Walt Disney ve bahçelere aşık olan diğer birçok ünlü ziyaret etmiştir.
Tivoli Bahçeleri’nin en önemli özelliği her yaştan insan için ,bir şey barındırıyor olmasıdır. Fantastik bir mimari ve muhteşem dizayn edilmiş bahçeleri , görsel olarak harika bir doyum yaşayabileceğiniz gece aydınlatmalarıyla herkesi cezp etmektedir.
Kendi içinde küçük turları da olan bahçeye, kapıda biraz daha fazla ödeme yaparak sınırsız tur fırsatı bilekliğinizle girebiliyorsunuz.
Ancak bunu önermiyorum.Zira ben sınırsız üye olarak girmeme rağmen her olanaktan yararlanamadım.Çünkü yetişkin bir insanın bile dayanamayacağı çılgınlıkta cihazlar var.İnanın binmek çok büyük cesaret ister.Örneğin; saatte 100km hızla sizi aşağı yukarı döndürecek Vertigo gibi. O kadar iddialı ki;geçmişte Avrupa’nın en iyi turlarından bir olarak seçilmiş.
Parkın giriş fiyat bilgisi ve Tivoli’deki eğlenme makineleri ve bahçelerle ilgili ayrıntılı görseller için YouTube videolarımı inceleyebilirsiniz veya http://www.tivoli.dk/ linkini inceleyebilirsiniz.
Hemen ortada bir konser alanı da bulunuyor.Ücretsiz şezlonglardan birinde dinlenirken,aroması uzaklardan burnunuza dolan muhteşem dondurmalarından birini yiyip, gökyüzüne dalabilirsiniz.Eğer önceden planlanan bir konser yoksa ( Lady Gaga konseri gibi ) arada Tivoli Bandosu tüm bahçe içinde gezerek müzik yapıyor, bilginiz olsun.





Kopenhag’a gelmişken Malmö’ye geçmemek olmaz .Zaten oldukça yakın. Danimarka’nın tam karşısında yer alan ,İsveç’in Malmö şehrine,  her 20 dakikada bir kalkan trenlerle gidebilirsiniz.Tren biletinizi kiosklardan gidiş-dönüş saat belirtmeden satın alabilirsiniz ve gün  içinde istediğiniz saatlerde Malmö’ye gidebilirsiniz. Kopenhag’tan Malmö’ye tren bileti kişi başı gidiş-dönüş 20$ idi.
İki kent birbirine Oresund Köprüsüyle bağlanıyor. Kopenhag ile Malmö’yü birbirine bağlayan bu köprüde hem demiryolu hem de karayolu var. Yapı aslında bir tünel ve bir köprüden oluşuyor. Tren hem deniz altındaki tüneli hem de köprüyü kullanıyor.Bu şekilde işinden evine giden insanlar var.Farklı bir ülkede çalışıyor olmanın düşüncesi bile çok  eğlenceli.
İsveç’in 3.büyük şehri olan Malmö’de yapabileceklerinizi ,Lilla Torg meydanında gezip küçük kafelerde ev yapımı cheescake yanında kahve içmek,Stortorget Caddesinde alışveriş yapmak,Malmöhus Kalesi’ni ziyaret ederek ortaçağ işkence yöntemleri hakkında profesyonel bilgi almak,Kungsparken parkında güneşin batışını fotoğraflamak olarak sıralayabilirim.
Danimarka’ya gelip Viking Köyü görmeden olmaz tabii.Albertslund’da bulunan Viking Köyünü ziyaret edebilirsiniz.Efsaneler diyarı Lejre,Memento Mori ( Ölümü Çağrıştıran ) ,Frederikssund Viking köyü,Danimarka Milli Müzesi ve Viking Gemi Müzesi de görülmesi gerekenler arasında.



O kadar yeri gezip acıkmamak mümkün değil diyorsanız , işte size birkaç tavsiye. İskandinav gastronomisini deneyimleyebileceğiniz birkaç mekan öneriyorum.
 Bunlardan biri Marchal.Hoş bir otelin en üst katında yer alan restoran , Michelin yıldızlı.Sadece akşam yemekleriyle değil,brunchlarıyla da ünlü.Ancak aylar öncesinden rezerve etmeniz gerekli.Söylemedi demeyin.
Diğer bir önemli restoran ise dünyanın en iyi restoranı unvanını almış olan Noma ve son olarak da Höst . Rezervasyon konusu bu ikisi içinde geçerli.
Biraz şarap ve biraz Caz için , La Fontaine Jaz Club ‘ı tek geçerim..

Nordiklerle daha fazla haşır neşir olmak için ,yörümgemde kalmaya devam edin.Sevgiler..


  


 

   

 
   


  

 


  


 


 


  


 

 


 



  

 












** Bloğumda bulunan her yazı, görsel içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu tarafından Türk Ceza Kanunu ve yasalar tarafından korunmaktadır.